U, Ü

UYARIM KOŞULLARI
 (stimuli)

Dilsel bir anlatımın sözcelenmesine  yol açan koşullar.

UYDURMA DOĞRULTUSU
(direction of fit)
Searle'de, edimsöz  edimlerinin önerme içeriklerinin dünya ile ilişkisinin yönü.  Buna göre,  kesinleyici edimlerde söz dünyaya, yükleyici  edimlerle yöneltici edimlerde dünya söze uydurulur.  Bildirgelerin çifte uydurma doğrultusu vardır, buna karşılık  dışavurucu edimlerin bir uydurma doğrultusu olmaz.
(Aysever, 1994)

UYGULAMALI DİLBİLİM
 (Alm. angewandte Linguistik, Fr. linguistique appliquée,  İng. applied linguistics).
Dilbilimin kuram ve ilkelerinden yararlanarak bildirişimi daha etkin kılmayı, dil öğretiminden özdevimli çeviriye değin uzanan çeşitli alanların sorunlarına uygulama düzleminde çözüm getirmeyi amaçlayan karma dal. Uygulamalı dilbilim terimi, hem dilbilim başka dallara (çeviri, budunbilim, dil öğretimi, vb.), hem de başka dallar (mantık, matematik, vb.) dilbilime uygulandığında kullanılmaktadır. Uygulamalı dilbilim, özellikle dil öğretimi alanında çok önemli bir işlev yerine getirmiş, geniş kapsamlı yöntemsel yenilikler gerçekleştirmiştir (örn. görsel-işitsel yöntemler). Günümüzde yöntembilimi, uygulamalı dilbilimden bağımsızlaştırma çabaları görülmekte, uygulamalı dilbilim alanı, öğretilecek dile ilişkin özelliklerle sınırlandırılmaya çalışılmakta (R Galisson), “ne öğretilecek?” sorusu önem kazanmaktadır.

ÜRETİCİ ANLAMBİLİM
 (Alm. generative Semantik, Fr. sémantique génèrative Ing. generative semantics)
N. Chomsky’nin üretici-dönüşümsel dilbilgisi kuramındı anlamsal bileşene verilen yer konusu çevresinde oluşarak derin yapının salt sözdizimsel nitelikli ve anlamsal yorum için yeterli olduğu görüşüne karşı çıkan, söz dizimle anlamsal düzeni kaynaştıran görüş. G. Lakoff, derin yapıya karmaşık bir görünüm vererek bunun sözdizimsel-anlamsal-mantıksal bir nitelik olduğunu savunur. Chomsky de –sözdizim/anlambilim ayrımını sürdürmekle birlikte- anlamın belirlenmesinde yüzeysel yapılara belli bir yer verir.

ÜRETİCİ-DÖNÜŞÜMSEL DİLBİLGİSİ
 (Alm. generative Transformationsgrammatik, Fr. grammaire génèrative  transformalionnelle, İng. transformational-generative grammar).
Bir doğal dildeki sonlu sayıda kuralla dilbilgisine uygun sonsuz sayıda tümce üretebilecek, dönüşüm bileşeninin eklendiği üretici dilbilgisi. N. Chomsky’ye göre, derin yapıyla yüzeysel yapının birbirinden ayrı olması üretici-dönüşümsel dilbilgisinin temel düşüncesidir. Yüzeysel yapı, üretici bölümde üretilen biçimlere yinelenerek uygulanan dönüşüm işlemleriyle elde edilir. Değişik doğrultularda gelişen üretici-dönüşümsel dilbilgisi, genel olarak sözdizimsel bileşen, anlamsal bileşen ve sesbilimsel bileşen bölümlerinden oluşur.

ÜRETİCİ SESBİLİM
(Alm. generative Phonologie, Fr. phonologie génèrative, İng. generative phonology).
Sesbirim kavramını kullanmadan yüzeysel yapıdan (dilbilgisinin sözdizimsel bileşenince oluşturulan gösterge ya da biçimbirimler düzleminden) gerçekleşen sözcelerin söylenişine ilişkin sesçil düzeye geçilebileceğini öne süren sesbilim türü. Üretici sesbilim, sesbilimsel bileşenin işleyişini gösterirken R. Jakobson’un ikicilikten kaynaklanan ayırıcı özelliklerine başvurur. Üretici sesbilim, ses olgularını dilbilgisine katma çabasını yansıtır; genellikle, karşı çıktığı sesbilimden daha tutumlu olmakla birlikte, onu aşamayan bir uygulama olarak görülür.

ÜRETİCİ DİLBİLGİSİ
 (Alm. generative Grammatik, Fr. grammaire génèrative İng. generative grammar).
Ülküsel konuşucu-dinleyicinin edincini biçimselleştirerek betimleyen kurallar dizgesi. Üretici dilbilgisi, belli bir doğal dilin yalnızca gerçekleştirilmiş tümcelerini değil, gerçekleştirilebilecek bütün gücül tümcelerini de açık seçik olarak betimleme amacı güder.
ÜSTDİL
 (Alm. Metasprache, Fr. métalangue, métalangage,  İng. metalangage).
1. Doğal dili ya da konudili inceleyip betimlemek için oluşturulmuş araç dil; dili anlatan dil. Örneğin dilbilim terimleri, bir üstdil oluşturur. Doğal dilin göndergeleri, dil dışı gerçeklik düzleminde yer alır; oysa, üstdilinkiler dilsel niteliklidir, konudilin göstergelerine ilişkindir (örn. dizim, sesbirim, ek, yapı, vb.). L. Hjelmslev’e göre, bir üstdil, bir gösterge dizgesini inceleyen gösterge dizgesidir, bir başka deyişle, içerik düzlemi bir anlamlama dizgesince oluşturulan dizgedir. Öte yandan, bir üstdilin de yeni bir üstdilin konudili olmasını ilkece hiçbir şey önlemez.
2. Doğal dil kullanılırken bildiriye açıklık getirmek için yapılan tanım. Örneğin bir sözcüğün hangi anlama geldiğini söyleme demek istiyorum, bir başka deyişle gibi kullananlar üstdil işlevine bağlanır.
UYLAŞIM
 (convention)
Genel olarak, bir göstergenin göstereni ile  gösterileni arasındaki bağın nedensizliği. Bu çalışmada, dilsel  anlatım ile bu dilsel anlatımın taşıdığı dilsel ileti arasındaki  bağın nedensizliği, saymaca olması.
(Aysever, 1994)
YAZINBİLİM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder