Y

YAZINBİLİM
 (Alm. Poetik, Fr. poétique, İng.poelics).
 Hem özdeği. hem de aracı dil olan yapıtların yaratım ya da. oluşturulmasını inceleyen dal. Yazınbilim, hem şiiri, hem de düzyazı niteliği taşıyan kimi yapıtların nasıl dili öne çıkardığını, bu amaçla kullanılan yöntemleri inceler.

YENİDİLBİLGİCİLER

XIX. yüzyıl sonlarında. ses değişimlerine ilişkin yasaların kesinliğine inanan dilbilimciler. Yenidilbilgicilerin önde gelenlerinin tümü de Alman’dı: K. Brugmann, H. Osthoff, W. Braune, E. Sievers, H. Paul. vb. Bu bilginler karşılaştırma yöntemiyle elde edilen sonuçları tarihsel bir çerçeveye oturtmayı, olguları doğal düzenleri içinde birbirlerine bağI amayı başarmışlardır. Yenidilbilgicilerin çeşitli ülkelerde pek çok izleyicisi olmuştur.

YERİNDELİK KOŞULLARI
 (felicity conditions)
 Austin 'de, edimsel  tümcelerin uygun koşullarda sözcelenip sözcelenmediklerini  belirleyen koşullar.
(Aysever, 1994)

YÖNELİMSEL DURUM
 (intentional state)
 Searle 'de, inanç, arzu,  niyet gibi hep bir şey hakkında, hep bir şeyle ilgili olan zihin  durumu.
(Aysever, 1994)

YÖNELİM İÇERİĞİ
 (intentional content)
Searle 'de, zihin durumunun  içeriği. Örneğin, sinemaya gidilmesi arzusunun içeriği  sinemaya gidilmesidir.
(Aysever, 1994)

YÖNELMİŞLİK
 (Intentionality)
Bir fonemenoloji terimi olarak,  bilincin bir konuya yönelişini, bir şeyle ilişki kurmasını  anlatan bir terimdir. Franz Brentano'nun skolastik felsefeden  alıp kullandığı bu terimi, sonradan Edmund Husserl  geliştirmiştir. Ona göre, "Duyuyorum", "Düşünüyorum",  "Seviniyorum" gibi bilinç edimlerini dile getiren sözlerin bir  anlam kazanması için bu yaşantıların bir şeye bağlanması, bir  şeyle ilişki kurması gerekir: "Bir şeyi seviyorum", "Bir şeyi  düşünüyorum" v.b. Burada önemli olan, bilinç edimi ile bilinç  konusu arasındaki ilişkidir. Fizik alanda bir yönelmişlik yoktur;  bir kaya parçası bir şeyle ilişki kurmadan kendi içinde varlığını  sürdürür.

Brentano 'nun ruhsal olayları fiziksel olaylardan  ayırmak için bir ölçüt olarak kullandığı; Husserl'in ise  transendental bilinç edimlerinin anayapısını ortaya çıkarmak  ve tüm varlığı transendental-fenomenolojik bilinçte verildiği  gibi kavramak üzere başvurduğu bu kavrama, Searle, söz  edimleri kuramının zihin felsefesindeki temellerini ortaya  koymak üzere başvurur. Ona göre yönelmişlik, zihnin  organizmayı dünyayla ilişkiye sokma yetisidir. Bu yeti beynin   biyolojik yapısında gerçekleşir. Dünyanın nesnelerine ya da  durumlarına yöneltilmiş olmaları hem edimsöz edimlerinin,  hem zihin durumlarının bir özeliğidir. Edimsöz edimleri,  yönelmişliğin daha ilkel biçimlerinin daha gelişmiş bir  halinden başka bir şey değildir. Her zihin durumu yönelimsel  değildir, ama böyle olabilir. Yönelimsel ise bir yönelim içeriği  ile bu yönelim içeriği ve ilgili bir ruh durumundan oluşur.
(Aysever, 1994)

YÖNELTİCİLER
 (directives)
Searle 'de, edimsöz ereği, D'ye birşey  yaptırmak olan edimsöz edimleri. Örneğin, emir vermek, rica  etmek.
(Aysever, 1994)

YÜKLEM ANLATIMI
Bir edimsöz ediminde bulunan kişinin yerine  getirdiği önerme ediminde göndermede bulunduğu şey yüklediği  özelliklere, sözcelediği tümcede karşılık gelen dilsel anlatım.
(Aysever, 1994)

YÜKLEME

(predication)
Searle'de, bir edimsöz ediminde bulunan  kişinin, göndermede bulunduğu nesne ya da varlığa bir özellik  yüklemesi.
(Aysever, 1994)

YÜKLEYİCİLER
(commissives)
Searle 'de, edimsöz ereği, K'yı  gelecekte bir şey yapma konusunda bir yükümlülük altına   sokmak olan edimsöz edimleri. Örneğin, söz vermek, (yapacağına)  yemin etmek, tehdit etmek.
(Aysever, 1994)

ZİHİNCİ ÇÖZÜM
 Dilsel anlatımların anlamlarını, o anlatımları  kullanan kişilerde, o anlatımlara karşılık gelen zihin  içerikleriyle özdeşleştiren çözümler.
(Aysever, 1994)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder